gökyüzüne kanatlarımı açıyorum onunla,
şimşek çakmış ıslanmışız bir yağmur altında..
kimin umrunda?
ben şairim
o ise doyamadığım bir şiir.
sonra sarayın kapısındayız,
atlılar geliyor üstümüze.
sığınıyorum serin, karanlık gölgesine,
soluğum düşüyor ensesine.
bir kuleye kapatılmışım,
ayak seslerini duyuyorum..
dolunay aydınlatıyor daracık penceremi
merdivende yine onun kılıç sesleri.
aya yükselip,
bir iki soluklanarak düşe çalıyoruz
kayan bir yıldıza..
ve ordan ver elini venüse.
artık güneye uzandık
ateşin etrafında sofrada rakı balık,
birimiz çakırkeyif birimiz daha ayık.
üzerimizde esen hafif meltemle.
gündoğumunu bekliyoruz elele.
tozlu raflardan indirilip,
bir kitaba hapsedilmişiz
yo yo gönüllü bir tutsaklık bu.
iki esir cümle olsak birbirinden habersiz
sen desen ki gel ben desem kal
aynı anlamda buluşsak, bulsak bir orta yol.
ben şairim, o ise doyamadığım bir şiir!